|
Pişevari ve 21 Azer Hareketi |
Fars işgalcileri tarafından tecavüze uğrayan aziz Türk yurdu Güney Azerbaycan'ın yakın siyasi tarihinde unutamayacağı büyük önderlerinden biri olan Seyid Cafer Pişeveri'nin millî mücadele içindeki tartışılmaz önemini kısaca anlatmaya çalışarak onu anmaya ve anlamaya çalışacağız.
20.Yüzyıl Güney Azerbaycan siyasi tarihine ikinci büyük damgayı vurarak Güney Azerbaycan Türklerini 1 yıllık azatlığa kavuşturan bu ulu şahsiyet her şeyden önce bütün Türk dünyasının efsane önderlerindendir. Bağrından millî kahraman çıkarmada eşsiz olan Türk milleti nice kahramanları , nice neferleri ile dünya tarihine yön vermiştir.
Seyid Cafer Pişeveri ; 26 Ağustos 1893 tarihinde Güney Azerbaycan'ın Halhal şehrindeki Zeyve mahallesinde doğmuştur. Fars tecavüzcülerinin akıl almaz insanlık dışı baskılarından ve yağmalamalarından bunalan ailesi Azerbaycan'ın kuzeyine göç etmek zorunda kalmıştır. Güney Azerbaycan Türklerinin yüz yüze kaldığı Fars saldırıları her yönüyle incelenmesi gereken şiddet olaylarındandır. Göç etmek zorunda kaldıkları Kuzey Azerbaycan’da da tam huzuru yakalayamayan Pişeveri , çocuk yaşlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için çalışmaya başladı. Doğduğu topraklardan çıkarılmanın acısını ruhunda yaşayan Pişeveri , sürgün yaşamının etkisiyle güçlenen ve kökleşen millî fikirlerini her koşulda ifade etmiş ve milliyeti uğrunda mücadele vermiştir. Her Türk gibi içinde gün ışığına çıkarak gelişmeyi ve eylemeye dökülmeyi bekleyen milliyetçiliği hızla filizlenmiş ve güçlenerek eyleme dökülmüştür..
Bir yandan çalışıp bir yandan okuyan azimli Türk Pişeveri , millî hakları uğrunda çalışmaktan bir an bile geri durmamış , millî mücadele içinde aktif görevler almıştır.
Güney Azerbaycan Türk direnişinin unutulmaz ve yadsınamaz ilk hamlesi , öncü hareketi olan 1905 Settar Han hareketinde aktif olarak sorumluluk alan , görev icra eden Pişeveri ; 1934 yılında herkesin malumu konumdaki şahıslardan Rıza Pehlevi tarafından tutuklanmasına kadar çok önemli milli çalışmalarda bulunmuştur. Türk düşmanlığı ile tarihe damga vurmuş , İngilizlerle işbirliği yapan Fars asıllı (annesi ve karısı Güney Azerbaycan Türk'üdür) Rıza Pehlevi , Pişeveri'ye çeşitli zulümlerin uygulanmasında baş rol oynamış , ona tam olarak 11 yıl hapishane'de eziyet çektirmiştir. Dile kolay 11 yıl hapislik..Gençliği Fars zindanlarında geçen Pişeveri davasından asla ödün vermemiş ve içerde dışarıda sadece milli bağımsızlığı için mücadele etmiştir.
Türk düşmanı birbirinden kalleş siyasi icatların ortaya yayıldığı dönemlerde Türk milli haklarını ve Türkçülüğü haykıran Pişeveri ; bir yandan Faşizm ile , diğer yandan Komünizm ile de savaş vermiştir. Bazı şuuru bulanık ve amaçları Türklüğe düşmanlık olanlarca 'sosyalist' olarak itham edilen Pişeveri'ye büyük bir haksızlık yapılmaktadır. Eğer o sosyalist olsaydı 'millî hükümet' değil 'sosyalist hükümet' kurardı. İcraatları ile kendisini Türk dünyasına ispat etmiş ve takdir kazanmış Pişeveri gibi bir Türk milliyetçisine sosyalist damgası vurularak hakaret edilmeye çalışılması , Türk düşmanlığının dilden kaleme akmasından başka bir şey olamaz. Esir Türklerin Türkçülük yapması kendi kardeşleri tarafından bile haram olarak görülüyor ve kimi zaman sosyalist , kimi zaman radikal İslâmcı olarak nitelendiriliyorlarsa , içinde bulunduğumuz durumun vahimliği ortadadır. O her zaman Türk'ten ve Türklükten yana olarak çizgisini belirlemiş , katıksız bir Türkçü olarak Türk dünyasının ışık neferlerinden olmuştur. Düşmanları bunu kabul etmese de o Türk dünyasında iz bırakmış bir fikir ve eylem adamıdır.
Pişeveri'nin en büyük uygulamalarından olan hiç şüphesiz 1 yıl kadar süren milli hükümet dönemidir. 21 Azer hareketi olarak Türk siyasi hayatına geçen millî hükümet devresi çok ızdıraplı olmuş , binlerce Güney Azerbaycanlı Türk milliyetçisi tutuklanmış , Fars mahkemelerince çıkarılan fetvalarla 'Iran Türklerinden millî hakları için hâkimiyetle çarpışanların namusları , malları , canları bize helaldir' denilmiştir. Böylelikle dini kutsiyette kazanan Fars tecavüzcüleri Güney Azerbaycan Türklerinin canına , malına , namusuna saldırmaktan geri durmamış , bunu dini bir emir gibi yerine getirmişlerdir.
Millî hükümetin bin bir zorlukla , akan oluk gibi Türk kanıyla kurulmasının ardından hemen kapatılması ve kanlı Türk katliamı ile sonlandırılması , Fars hâkimiyetinden sorulması gereken hesaplardandır.
|
Safeviler Dönemi Hoca Necmeddin Mezarı |
1 yıl gibi kısa bir zaman sonunda Güney Azerbaycan Türklerinin başlarından yağan bombalarla , ardı ardına gelen tutuklamalar , zindanlarla , dar ağaçlarında sallandırılan Türk bedenleriyle beyinlerden silinmeye çalışılan Türk bağımsız hareketi , işgalci Fars hakimiyetinin 1944 öncesi ve 1944 sonrasındaki kanlı Türk katliamlarından olarak tarihe geçmiştir.
Millî hükümetin dağılmasının ardından Fars ordusu tarafından Türk diliyle yazılmış bütün eserler , neşriyatlar toplanmış ve yakılmıştır. Canlarını kaybeden Güney Azerbaycan Türkleri kültür birikimlerini de kaybetmişlerdi. Güney Azerbaycan'ın ünlü millî şairlerinden Samed Vurgun , yakılan kültür birikimlerinin anısına Paris'te 1952 yılında ‘Yandırılan Kitaplar’ adlı eserini Dünya Barış Kurultayında Iran Fars hâkimiyetine itiraz olarak sunmuştur. Fars hâkimiyeti Türklerin canına kast etmekle kalmamış , adlarını ve değerlerini yok etmek için yazılı yazısız eserlerine , birikimlerine de göz dikmiştir. Iran Fars hâkimiyetinin soykırımcılığının yanına kültür kıyımcılığı da geçmeli , Güney Azerbaycan Türklüğünün yaşadığı acılar unutulmamalıdır.
Milli hükümet dönemindeki ilk hamle Türk dilinin resmiyete kavuşturulması , Türk dili ile yazıp okumanın hakim kılınması idi. Bu her şeyiyle Türk ulusal birliğine kavuşmanın ve bağımsızlığın gereği idi. Türk dili ile örenim veren okulların kurulması , yüksek okulların açılması çok önemli atılımlardı. Dil ulusun kimliği olarak belirleyicidir. Dil insanların manevi vatanidir. 1944 yılında kurulan Güney Azerbaycan Türk cumhuriyeti böylelikle ne kadar verimli ve Türkçü atılımlar yapacağını göstermişti. Kaçar Türk devletini 1925 yılında yıkarak İran Türklerini azınlık haline getiren Farslar , işgal ettikleri Türklerin toprakları üzerinde kurulan Güney Azerbaycan Türklerinin bağımsızlığını yıkmak için yapmadıkları zulmü bırakmadılar. Bütün dünyanın tanıdığı ve kabul ettiği Güney Azerbaycan Türk cumhuriyetini yıkmaktan çekinmeyen Fars hakimiyeti , dünya önünde faşizanlığını ve Türk düşmanlığını ispat etmiş olarak halen hüküm sürmektedir.
İran adli ülkede 35 milyondan fazla Türk'ün adı anılmazken onların üzerinde dalgalanan Fars bayrağı zulmün ve işgalciliğin görünür timsali olarak yellenmektedir.
Güneş Türk'ten yana elbet doğacaktır !
Müge Çetinkaya 08.12.2005
No comments:
Post a Comment